KUNDURA HAFIZA 27 EKİM UNESCO GÖRSEL-İŞİTSEL KÜLTÜREL MİRAS GÜNÜ’NÜ KUTLUYOR!

KUNDURA HAFIZA 27 EKİM UNESCO GÖRSEL-İŞİTSEL KÜLTÜREL MİRAS GÜNÜ’NÜ KUTLUYOR!

Kundura Hafıza Projesi, 2015 yılında Tarih Vakfı iş birliğiyle başlayıp günümüze kadar büyüyerek gelen, Beykoz Kundura Fabrikası’nın 200’e yakın eski fabrika emektarlarının, ailelerinin ve her birinin kendi belleğinde biriken anılarıyla birlikte şekillenen sözlü tarih çalışmalarını merkeze alırken, belge, fotoğraf, nesne ve daha pek çok fiziksel kaynak ile arşivini zenginleştiriyor. 27 Ekim Unesco Görsel-İşitsel Kültürel Miras Günü kapsamında seçilen “Dünyaya Açılan Penceren” temasıyla Kundura Hafıza, “fabrikanın geçmiş belleğinden günümüze açılan bir pencere” olarak, görsel-işitsel kültür mirasının korunması ve aktarılması sürecinin önemli aktörlerinden biri olarak yer alıyor.

Bugün Kundura Hafıza Kültürel Mirası Koruma Derneği çatısı altında sürdürülen sözlü tarih çalışmaları, Kundura Hafıza arşivinin temelini oluşturur. Beykoz Kundura’nın geçmişine bakarken video ve ses gibi dijital ortamlarda saklanan emektarların ve ailelerinin anıları, görsel-işitsel kültür mirasının dijital arşivlerde korunarak kolektif hafızayı besleyen birer kaynak olarak günümüzde kullanılır. Dolayısıyla Kundura Hafıza, Beykoz Kundura Fabrikası’nın geçmişine yolculuk yaparken ‘hatırladıklarını’, sözlü tarih çalışmaları, sergiler, atölyeler ve arşiv çalışmalarıyla ‘hatırlatır’.

“Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya” sergisi de kolektif hafızanın aktarımında bir başlangıç noktası olarak, Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası zamanında ahşap ayakkabı kalıplarının üretildiği ‘Marangozhane’ bölümünde yer alır. Kalıpların üretildiği bu mekân, sergi bünyesinde yer alan video, ses kayıtları ve arşiv belgeselinin yanı sıra deri, saya dikiş makineleri, ayakkabılar ve laboratuvar cihazları gibi nesneleri de içinde barındırarak hafızanın dönüşerek kendi bünyesinde yeniden var olup, bu sürekliliğini devam ettirmesine alan açar. Kapsayıcı ve interaktif bir yaklaşımla izleyiciyi QR kodları ve tabletler aracılığıyla aktarılan görsel-işitsel anlatımlar ile yakalayıp Türkiye’nin en önemli endüstriyel kültür mirası alanlarından biri olan Beykoz Kundura’nın korunmuş özgün yapılarında yolculuğa çıkarır.

1800’lerin başında kurulup 1999’a kadar kesintisiz üretim yapan fabrika 1933’te Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’na devredildikten sonra içinde kreş, sinema, lokal, sağlık ocağı, kütüphane gibi birimleriyle nüfusu üç bini bulan sosyal bir yaşam alanına dönüşür. Fabrikanın tariflediği bu hayat günümüzde Beykoz Kundura’nın sinema, dans, sergi, konser gibi multidisipliner etkinliklere ev sahipliği yapan ‘sosyal bir alan’ olma geleneğinin tarihsel referansını oluşturur. Ayakkabı fabrikası hikâye fabrikasına dönüşürken geçmişin ipuçlarını izleyerek onları günümüze uyarlar. Sümerbank döneminde fabrikanın enerjisini üreten Kazan Dairesi’nin yeniden işlevlendirilmesiyle doğan Kundura Sinema ve Kundura Sahne, bugün de Kundura’nın kalbinde enerji yayarak birer sinema ve sahneden daha fazlası olmayı amaçlar. Bir yandan seyircisini görsel-işitsel mirasın öğeleriyle buluştururken diğer taraftan fabrika döneminde yapılan film gösterimleri ve konserlerin yankılarının günümüz Beykoz’una ve İstanbul’una ulaşmasını sağlar.