“Geçen Gün” ne oldu…

“‘Geçen Gün’, iki oyuncusunun inanılmaz tempolu ve uyumlu performansıyla, birkaç parçadan oluşup sürekli yeni işlevler kazandırılan dekoruyla, başarılı sahne ve ışık tasarımıyla soluksuz izlenen bir yapım.”

Asu Maro*

Şehir hayatı böyle bir şey artık. Hiçbir yerde kendimizi tam olarak güvende hissedemiyoruz. Evimizden, ‘kozamızdan’ (hatta orada bile değil, gel de Adalet Ağaoğlu’nun “Kozalar”ını hatırlama) dışarı çıktığımız anda tek başımızayız, küçücüğüz ve herkes üzerimize geliyor. Biri omuz mu atacak, biri telefonumuzu mu kapıp kaçacak, biri ters bir laf mı edecek, ne olacak da kendimizi berbat hissedeceğiz, bilemiyoruz. Endişeliyiz, korkuluyuz. “Geçen Gün” Beykoz Kundura’da izlediğimiz iki kişi gibi.

Etkileyici bir atmosfere sahip Kundura Sahne’nin yeni sezon yapımı “Geçen Gün”, 1991’den itibaren sıra dışı işleriyle kendi seyircilerini yaratan Kumpanya’nın kurucuları Naz Erayda ve Kerem Kurdoğlu’nın imzasını taşıyor. Metni Kerem Kurdoğlu yazmış, Naz Erayda ile birlikte yönetmenliğini üstlenmiş. Sahnede iki kişi; bir kadın bir erkek, birbirilerinin cümlelerinin tamamlayarak, bazen tekrarlayarak şehir hikâyeleri anlatıyorlar bize. Herhangi birimizin “Geçen Gün” yaşayabileceği olaylar. Otobüste biri dibimize kadar girebilir, biri kaportaya bir tekme savurabilir, biri sırada herkesin önüne geçebilir, bir güvenlik görevlisi kaba bir dille kimliğimizi sorabilir… “Aslında onun hakkından gelmesini biliriz ya”, yapamayız, medeni bir insanızdır, şiddete karşıyızdır. Günlerce kendi kendimizden nefret ettiğimizle kalırız.

Tanıtım metninden: “Birbirleriyle sürekli karşılaşan, geçişen, çarpışan, ama birbirlerini gerçek anlamda hiçbir zaman görmeyen iki kişi. Şehirle başa çıkmaya çalışıyorlar. Bir bakmışsın mağdur durumdalar, bir de bakmışsın suçluluk duygusu içlerini kemiriyor”… Esme Madra ile Ozan Çelik’in oynadığı bu iki endişeli kent insanı bir gece karanlık bir sokakta birisi tarafından takip ediliyorlar. Ya da öyle düşünüyorlar. Bu takibin kötü bir niyetle olduğunu da düşünüyorlar tabii. “Haberlerde okudukları şeyler birilerinin başına geliyor sonuçta”, öyle değil mi?” O adımlarımızı sıklaştırdığımız, dönüp çığlık atmaya hazırlandığımız, çantamızda çaktırmadan kendimizi savunacak bir cisim aradığımız anlardan. Gayet iyi tanıyorsunuz muhtemelen o duyguyu. Beklediğiniz kötülüğün ardından bir iyilik çıktığında gelen o tuhaf mahcubiyet ile memnuniyet karışımı hali de…

“Geçen Gün”, iki oyuncusunun inanılmaz tempolu ve uyumlu performansıyla, birkaç parçadan oluşup sürekli yeni işlevler kazandırılan dekoruyla, başarılı sahne ve ışık tasarımıyla soluksuz izlenen bir yapım. Şehir atıklarından ürettikleri enstrümanlarıyla (kovalar, damacanalar, kapaklar) şaşırtıcı bir performans sunan Tophane Noise Band’in müziği ise tek kelimeyle baş döndürücü. Şehrin kendisi gibi tıpkı.

*Bu yazı, 15 Şubat 2024 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.