SİRKİN KRALI: MAX LINDER

Sinemanın ilk uluslararası yıldızı ve slapstick komedinin unutulmaz Fransız aktörü Max Linder’ın son filmi de olan “Sirkin Kralı” (King of the Circus, 1924), kapsamlı restore kopyasıyla Bir Yaz Gecesi Festivali’nde. Islandman’in canlı performansı eşliğinde gösterilecek film, Charlie Chaplin’in dört yıl sonra çekeceği komedi klasiği “The Circus”un da öncülü sayılıyor. 

KUNDURA BLOG | ÇEVİRİ
Max Linder - King of the Circus, 1924

Pamela Hutchinsonsilentfilm.org*

Max Linder, intiharından önce tamamladığı “Sirkin Kralı”nda (King of the Circus), çocukluk hayalini gerçekleştiriyor. Çok küçük yaşlarından beri, ailesinin işini devralarak bağcılık yapması bekleniyordu ondan. Yıllar sonra, “Benim için hiçbir şey, üzüm bağlarıyla dolu bir hayat fikrinden daha üzücü olamazdı” diye yazacaktı. Onun hayâl gücünü harekete geçiren şey, performansın heyecanıydı. Şehre nadiren uğrayan büyük çadırlı sirklere ve gezici tiyatro topluluklarına bayılıyordu. Özellikle yıllık festivaldeki korkunç Grand Guignol gösterilerini çok seviyordu. Ve sonunda Linder, 40 yaşında ve Avusturya’daki bir film stüdyosunda, evden kaçıp bir sirke katılma fırsatını yakaladı.

“Sirkin Kralı”nın çekimleri Aralık 1923’te Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Vita-Film stüdyolarında başladı. Filmde Linder, trapez sanatçısına aşık bir genç aristokratı canlandırıyor, ancak onunla evlenme şansını elde edebilmek için sirk becerilerinde ustalaşması gerekiyor. Kalabalıkları kahramanca bir gösteriyle etkileyebilmek için karmaşık bir hile planlar, ancak son dakikada durumlar gerçekten bunu yapmasını gerektirir. 

Charlie Chaplin ve Max Linder birlikte, 1910'lar (Fotoğraf: Gamma-Keystone via Getty Images)

Bu noktada Charlie Chaplin’in daha sonra çekeceği filmi “The Circus” (1928) ile karşılaştırmalar kaçınılmazdır – Linder’ın sarhoş kontunu Little Tramp ile değiştirin, hikâyelerde birçok ortak nokta olduğunu göreceksiniz. Ancak, filmler ton ve eylem açısından birbirinden çok farklıdır. Bu iki büyük çadır filmi arasında karşılaştırma yapılması gereken nokta, sahne arkası çekişmeler ve çekim sürecinde yaşanan gecikmelerdi. Chaplin’in filmi, oldukça karmaşık ve kamuoyunda tartışılan bir boşanmaya odaklanırken, Linder’ın sıkıntıları daha karanlık bir kaderin habercisiydi.

Max Linder ve Hélène "Ninette" Peters, 1923

Linder, yaz aylarında Hélène “Ninette” Peters ile evlendi ve çift çekim için Viyana’ya gelmeden önce Ninette hamileydi. Bu haber, Linder’ın kıskançlık nöbetlerini yatıştırmış gibi görünse de, ilişkileri de stüdyoda işler de yolunda gitmiyordu. Ocak 1924’ün sonlarına doğru bir yerel gazete, filmin henüz tek bir sahnesinin bile çekilmediğini yazdı ve gecikmelerin nedeninin Linder’ın kaldığı daireyi beğenmemesi ve beklediğinden bir derece soğuk olan stüdyoda çalışmayı reddetmesi olduğunu yazdı -ki bu, bir önceki yıl yaşadığı kazadan kaynaklanan bir zorunluluk da olabilirdi. Bir başka somut gerekçe de, asıl yönetmenin kalp krizi geçirerek Paris’e dönmesi ve yerine Édouard-Émile Violet’in getirilmesiydi. Ayrıca, başrol oyuncusu Vilma Bánky’nin kollarının spazm geçirene kadar birden çok tekrar için zorlandığını anlatan bir rapor da vardı. Söz konusu muhabir, Linder’ın filmi geciktirmek için “hile”ye başvurduğu yorumunu geri almak zorunda kalacaktı, ancak yaklaşan daha ciddi sorunlar vardı. 

23 Şubat 1924’te basın, Max ve Ninette’nin aşırı barbitürat alarak intihar girişiminde bulunduklarını yazdı. Her iki taraf da tedavi için yerel bir sanatoryuma götürülerek hayatta kalabilmişlerdi ve polis, olayın rapor edilmesine gerek bile duymadı. Yirmi ay sonra çift, benzer şekilde intihara kalkıştı ve bebek yaştaki kızları Maud’yi yetim bıraktılar.

Max Linder - King of the Circus, 1924

İşte bu yüzden “Sirkin Kralı”, Linder’ın tamamlanmış son uzun metrajlı filmidir. Önceki filmi biraz farklıydı. Abel Gance tarafından yönetilen “Au Secours!” (1924), birçok açıdan alışılmadık bir yapıya sahiptir, en azından tam anlamıyla bir komedi filmi değildir. Bu iki makaralık film, temel olarak korku filmi öğeleriyle birlikte bazı komik ve ürpertici unsurları içeren bir yapıya sahiptir. Filmde Linder, gece 11’den gece yarısına kadar hayaletli bir evde kalabileceği bir bahse girerken, yeni evli bir karakteri canlandırır. Ayrıca, Linder’ın Hollywood’daki ikinci ve biraz hayal kırıklığı yaratan çıkışının ardından Fransa’ya geri dönüş yapmayı seçtiği bir projedir de.

“Sirkin Kralı” ise daha uzun olup  daha anlaşılır bir senaryo vaat eden ve bunu başaran bir filmdir. Linder’ın ünlü “Max” karakterine bürünebilmesine ve slapstick becerilerini sergileyebilmesine bolca fırsat sunar. Linder, himâyesi altında olduğu otoriter amcasının “umutsuz yeğeni” olan playboy aristokrat Comte de Pompadour’u canlandırıyor. Genç kont, bir evlilik yapması konusunda ısrar eden amcasına karşı çıkar ve bir partiye kaçabilmek için ona hile yapar, bu da bizi ilk uzun komedi bölümümüze götürürken, Linder bir gece kulübünde kargaşa çıkarır. Şakalar genellikle Pompadour’un zararınadır. Otel odasından ayrılmadan önce bile yemek ceketinin içine takılmış bir askıyla başı beladadır ve sahne sonunda aynı ceketin üzerinde asılı durduğu bir askıdan kayarak sahneden ayrılır. İma açıktır; Linder bu filmde zarif bir beyefendiyi oynamayacaktır.

Max Linder - King of the Circus, 1924

Gecenin sonunda Linder, çok sarhoş ve yönünü kaybetmiş bir adam olarak yatağa girmeye çalışır veya şapkasını asmayı beceremediği çok komik bir rutine girer. Pompadour için final şakası, başından beri içinde olduğumuz bir şakadır -o bir yatak odasında değil, mobilya mağazasının vitrinindedir. Pompadour, sarhoşlukla uyanır ve bir kalabalığın camın diğer tarafında ona hor gözle baktığını görür. Neyse ki, küçük düşme anı kısa sürer çünkü kont durumunun farkında olamayacak kadar sarhoştur. Bu sahneyle birlikte, Linder’ın izleyici önünde olmak veya onların bir parçasına dönüşmek konusundaki rahatsızlığı bir tema olarak çıkar karşımıza.

Kontun trapez sanatçısı Ketty ile tanışma sahnesi, Linder’ın karanlık şakalarından biridir -ve o bununla tanınırdı. Amcasının seçtiği üç potansiyel gelin arasında seçim yapmakta zorlanan Pompadour, tabancasıyla üçünün fotoğraflarına ateş edecek ve vurduğu fotoğraftaki kişi eşi olacaktır. Bunun yerine, oradan geçmekte olan Ketty’e ateş eder ve kurşun genç kadının kolunu sıyırır. Pompadour’un romantik misyonu belirlendiğinde film, daha konvansiyonel bir komedi moduna geçer. Komik anlar arasında; Pompadour’un sirkte kalabalığın arasında yaşadığı çekingenlik, pire sirkinin yanlış yönetimi (izleyici üzerinde yanlışlıkla bir intikam eylemi?), baş belası bir palyaço sürüsüyle karşılaşması ve en iyisi de, otel odasında uydurduğu sirk eğitim kampı yer alır. 

Max Linder - King of the Circus, 1924

Bu sonuncusu, bir ip, dengesiz duran mobilyalar, bir basamak ve uzun boylu hizmetkârının hünerli yardımından oluşur. Her hareket yüksek risk taşıyor gibi görünüp aldatıcı bir yetenekle gerçekleştirilir. Bu tamamen bir palyaçoluktur, tabii seyirci olmadan. Pompadour’un son numarasını gerçekleştirdiği yer ise perde arkasıdır – aslanı “yenerek”, sirk ustasının saygısını kazanır ve hayallerindeki kızı etkilemek için gerekli cesareti bulur. Seyirciler tarafından alkışlarla karşılanarak ışıklar altında eğilecek ve sonunda seyircilerin kesin bir şekilde yanında olduğunu hissedecektir.

Vilma Bánky ve Max Linder - King of the Circus (1924)

Ama film sessizlikle sona erer. Sirk pistinde başbaşa kalan sevgililer, birbirlerine dalmış bir şekilde otururken ve testere talaşı parmaklarından akarken, seyircilerin ayrıldığından bile habersizdirler. Film, Max’in zafer anından sonra, flört etme ve düğünün ardından hayatın devam etmesi gerektiğini, iki insanın özel olarak birlikte zaman geçirerek ilerlemesi gerektiğini söylemektedir. Bu final sahnesinde, film için, Linder’ın sinema kariyeri için ve -geçmişin kuşkulu faydasıyla- evliliği için, bir ânı düşünme fırsatı veren bir hüzün vardır. Bu, sessiz sinemada slapstick’in krallarından birinin, bir saatlik elastik komedisinin ardından gelen beklenmedik bir derin nefestir.

Bu yazı silentfilm.org‘da yayınlanmıştır.

“Sirkin Kralı”, 13 Ağustos Pazar akşamı Bir Yaz Gecesi Festivali’nde restore kopyasıyla ve Islandman’in canlı performansı eşliğinde gösterilecek. Caz efsanesi Okay Temiz’in de konuk sanatçı olacağı gösterimin biletleri için buradaki linke tıklayınız.