GÜNLÜK HAYATTAN UZMANLAR

 Fotoğraf: ©DorotheaTuch

                                                                                                                                                                                                                                      
Rimini Protokoll’un Tiyatrosu

Daniel Belasco Rogers, Ehren Fordyce, Geoffrey Garrison, Mat Hand, Sophia New ve Walter Suttcliffe tarafından İngilizceye tercüme edilmiştir.  Nahit Evre Uçarcı tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bu makale Florian Malzacher’in izni ile tercüme edilip, Beykoz Kundura Kültür Blog’unda yayımlanıyor.

 Florian Malzacher yazar, dramaturg ve bağımsız performans sanatları küratörü. Aynı zamanda 2018-20 yıllarında Ruhrtriennale’nin küratoryel danışmanı olarak görev yapmaktadır.  Daha fazla bilgi için tıklayınız.

Alexander Verlag Berlin

Fotoğraf: ©RiminiProtokoll

Önemseminin ve Güvensizliğin Dramaturjileri
Rimini Protokoll’ün hikayesi
Florian Malzacher

Sahneye bir adam çıkar ve tavuklarla ilgili bazı slaytlar gösterir. Derin altlık sistemleri, yemleme ile ilgili anahtar konular, zararlı kontrolü, kesim konuları hakkında konuşur. Dinleyiciler afallamış veya eğlenmiş, üç dört tanesi ise sinirlenmiştir. Bir saatlik sunumdan sonra sıra, kümes hayvancılığı ve tiyatroda temsil hakkındaki sorulara gelir. Bununla birlikte Giessen Uygulamalı Tiyatro Çalışmaları Enstitüsü’nün prova sahnesindeki adam, oradaki herkesin tamamen farklı bir şeyler, yani gerçek bir kişi yerine gerçek bir performans, beklediğinin gerçekten de farkında mıdır? Seyirciler ise Heller Bey’in kümes hayvancılığı konusunda hakiki bir uzman olduğundan ve rol yapmadığından gerçekten de emin midir? 1997 tarihli Peter Heller spricht über Geflügelhaltung (Peter Heller Kümes Hayvancılığı hakkında Konuşuyor) eseri Rimini Protokoll tiyatrosunun prototipik kökeni olmaya adaydır. Fikir Giessen’de bir öğrenci barında, geniş bir masa etrafında, bira ve şnitzel eşliğinde ortaya çıkmıştır. Zürih’teki F+F sanat okulundan Hessen’deki bu küçük kasabaya yeni gelmiş olan Stefan Kaegi hali hazırda gerçekten kümes hayvancılığı yapan birisini beraberinde getirmiştir. Aslında, 1982 yılında Andrzej Wirth tarafından kurulmuş olan enstitüde öğrenilecek bir şeyler olup olmadığını görmek için sadece altı aylığına gelmiştir. Burası diğerlerinin yanı sıra René Pollesch, She She Pop, Showcase Beat Le Mot ve Gob Squad’ın (bazı üyelerinin) geleneksel devlet destekli tiyatroya meydan okumak veya onu baltalamak üzere ortaya çıktığı yer olmasından dolayı muhafazakar Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi daha sonra burayı “Alman tiyatrosundaki en büyük şer kaynağı” olarak tanımlamıştır. Uygulamalı Tiyatro Çalışmaları Enstitüsü, tiyatro teorisini ve pratiğini birleştiren ve her şeyin ötesinde kendisini çağdaş ve deneysel tiyatro biçimlerine adayan Almanca dilindeki tek üniversite bölümüdür ve bu anlamda tek olmaya hala devam etmektedir. Bu bağlamda Peter Heller hızlıca üretilmiş bir deney, çalışmaları aracılığıyla sürekli olarak tiyatronun rahatsız edilmesiyle muhatap olmak zorunda kalanları rahatsız etmeye yönelik tasarlanmış teatral bir oyundur. Teatral konfeksiyondur. Stefan Kaegi ve (Kaegi ile aynı yıl Giessen’e gelmiş olan) Bernd Ernst için kara kutunun bir temsil mekanizması olarak ne kadar güçlü olduğuna ve bu kutunun içine koyulan herhangi bir şeyin ne ölçüde kendiliğinden tiyatro haline geldiğine ve bunların yanı sıra kara kutunun görüntüsünün içine koyulan şey aracılığıyla nasıl değiştiğine dair bir dizi sorgulamanın ilkidir. Peter Heller’ı, Bernd Ernst ve Stefan Kaegi tarafından sahnelenen ve safkan bir Danua cinsi köpeği ve nörotik bir ufo bilimcisini konu alan yapımlar takip etmiştir. 1999 yılında kendilerini Hygiene Heute (eski püskü Alman tiyatrosuna karşı Günümüzde Hijyen) olarak adlandırıp, Staatstheater Darmstadt’ın Cutting Edge Festivali için, ilk uzun metrajlı şovları olan Training 747’yi (747 Eğitimi) üretmişlerdir. Eser efsanevi iki uçak inişi arasında gizemli paralellikler kuran karmaşık ve şakacı bir hikayedir. Bu inişler II. Dünya Savaşı’nda Joseph Beuys’un bombardıman uçağının mecburi inişi ve amatör pilot Mathias Rust’ın Moskova’daki Kızıl Meydan yakınındaki inişidir. Bu noktada teatral konfeksiyona olan ilgileri yerini hali hazırda karmaşık teatral olaylar yaratmaya yönelik bir tutkuya bırakmıştır. Bununla birlikte Rimini’nin kökenlerinin diğer öncülleri de vardır. Giessen’den okul arkadaşları olan Marcus Droß, Helgard Haug ve Daniel Wetzel 1995 yılından beri Ungunstraum – Alles zu seiner Zeit (Elverişsiz Mekan – Her Şey Kendi Zamanında) adı altında performanslar geliştirmişlerdir. Bu performanslar her şeyin ötesinde teatral mekanizmaların ıskartaya çıkartılmasına veya açık bir şekilde ortaya koyulmasına yaramıştır. Bunu yaparak aynı zamanda profesyonel olmayan kişileri belirli işlevlere yönelik “uzmanlar” olarak tekrar tekrar sahneye çıkartmışlardır. Üçlü birbirleri ile o zaman Enstitüde misafir profesör olan bestekar ve yönetmen Heiner Goebbels’in sahne projesi setinde tanışmıştır. Öğrencilerin projesinin temelini Kafka’nın Çin Seddi adındaki hikaye parçası teşkil etmiştir ve böylelikle Ungunstraum’un 1. Etabı bizi Giessen’den Pekin’e doğru hayali bir yolculuğa çıkartmıştır. Grup bundan sonra o dönemdeki ilgili performans ve enstalasyonlar serisinin neredeyse tamamını etaplar (Etappen) olarak adlandırmıştır. Eserde anlaşılır bir anlatım olmadığı gibi neredeyse anlaşılır hiçbir şey yoktur. Kafka’nın metninin yerini hakiki tren bağlantıları almıştır. Oyuncular da her çeşit ses ekipmanı ve teknik ekipmanın yanı sıra üzerlerine yazılabilir ve görüntü yansıtılabilir cam levhalardan yapılmış bir enstalasyonda gözden kaybolmuştur. Performans sanatçısının özüne (aktörün kendisi hakkında hiçbir şey anlatmayacak şekilde) çok eleştirisel yaklaşılmıştır. “Bir şeyler bizi sahneye itmişti ancak sonra, sahnede olduğumuz tüm süre boyunca kendimizi gizledik.” (Haug) Ungunstraum ismi, Çin hakkında “son derece elverişsiz mekanlara (Ungunsträume) sahip bir ülkede insan ve mal taşımanın zorluğunu” vurgulayan bir broşürden gelmiştir. Droß, Haug ve Wetzel kendi ‘elverişsiz mekanlarının’ kendileri için altyapının, diğer sanat biçimlerine kıyasla, tiyatroda biçim ve içeriği baskılar gibi göründüğü noktayı kesin olarak göstermesini istemiştir. Teknik mükemmellikten şüphe duymuşlardır. Performans sanatçısı olarak görevleri, kendileri rol yapmak yerine sahnede tamamen görünecek şekilde yerleştirilen ışık ve ses ekipmanlarını çalıştırmak ve sunmak olmuştur. Ortamlar daha özenli ve dikkatlice kuruldukça kendilerinin sahnedeki görünümleri de daha güvenilmez olmuştur. “Prova yapmak korkaklara göredir” şeklindeki yarı ironik vecizeyi izleyerek “profesyonel sanat meraklıları” olmak istemişlerdir.

Temsil tuzağından (ki temel olarak Alman tiyatro ortamının tamamında var olması söz konusudur) ne pahasına olursa olsun kaçınılmalıdır ve bu konu, diğer yerlerden daha fazla biçimde, Giessen’de teatral kötülüklerin birincil nedeni olarak kabul edilmektedir. Memnun edici her şey, “seyircinin istediğini vermeye” çalışmakla suçlanabilecek her şey, “geleneksel dramaturji ile ilgili tamamen görsel efektler ve yüzeyler ile bağlantılı her şey genel olarak, düşünmeme eylemi ile suçlanmaya tabi idi.” (Wetzel).

Ungunstraum’un eserleri dramatik yapılarını çoğunlukla teknik uygulamaların ve onların talimatlarının kullanılmasıyla bulmuştur. 1996 yılındaki Piraten: “Piraten” (Korsanlar: “Korsanlar”) eserlerinde bir çevirmen söylenmeyen her şeyi Çekceye tercüme ederken Helgard Haug ve Daniel Wetzel tarafından Marcus Droß’ün etrafına çivilerle bir kutu çakılmıştır. Bir başka performans sanatçısının bir kez daha gözden kaybedildiği bu durumda ana fikir Droß’ün hakiki bir kurulum talimatına göre bir bilgisayara kurulan bir insan ses kartı olduğunun anlaşılmasıdır. “Eğer kutunuz görsel işitsel işlevlerle donatılmışsa görsel işitsel takılabilir birimlerle donatılmış bir insanı kutunuza monte edebilirsiniz.  […] Bu insanların çoğu hasar ihtimaline karşı yetkili bir kişi tarafından takılmalıdır. İnsanı kendiniz takmanız halinde kutunuza verilecek herhangi bir hasara karşı sigortalı olmayacaksınız.”

Aynı zaman diliminde Stefan Kaegi Zürih’te bir sanat öğrencisi olarak kendi gözden kayboluşu üzerinde çalışmıştır. Bir keresinde kafasının etrafına domuz sosisi sarmış, diğer bir sefer bir dolapta 5 saat boyunca oturmuş ve seyircilerin üzerine bir borudan üfleyerek, üzerinde metin bulunan küçük kağıt topları atmıştır. Ayrıca 3 saat boyunca kendisini bir masaya dönüştürmüş veya bir daktilo ile seyircilerin üzerinde havada asılı kalmıştır. Ungunstraum’un aksine, Kaegi için önemli olan metnin üretilmesi olmuştur, kendisini her şeyin ötesinde bir yazar olarak görmüştür. Metinlerinin edimliliğinden dersin performansına sadece kademeli olarak yönelmiş ve oradan da git gide performansın kendisine ilgi duymaya başlamıştır. Bunun bir diğer nedeni ise okumalarının edebiyatından daha başarılı olmasıdır.

Metni, örneğin basit bir gitar geciktirme pedalı aracılığıyla canlı olarak dönüştürdüğü ve daha sonra çoğalttığı performanslar üzerinde çalışmaya devam etmesine olanak sağlamasından dolayı radyo oyunu kendisi için önemli bir araç haline gelmiştir. Kugler Der Fall (Kugler Davası) 1998 yılında önce basılmış daha sonra ise Radyoda yayınlanmıştır. Dagobert (2001) ve Glühkäferkomplott (2002) radyo oyunlarından sonraki canlı performanslar da bu serilere aittir.