Credits: Elif Tekneci

”Arşiv Tüm Anlatıları, Nesneleri ve Mekanlarıyla Üstünüze Siniyor” Gözde İlkin VARDİYA’DA

Bu 10 gün nasıl geçti?

Şehrin merkezinden ve zamanından uzaklaşıp, Kundura’nın zamanına eşlik ettiğim, hem dinlendiğim hem de arşivin içinde kaybolduğum bir zaman geçirdim. Her günün iki üç gün gibi geçtiği, takip ettiğim anlatı ve mekanlarla zamanın genişlediği bir süreç oldu. Vardiya’yı devralmadan önce bir arşive yerleşmek, arşivi hareket ettirmek üzerine düşünüyordum. Mekanlarda ve nesneler arasında gezinirken hafıza ve arşivin, onu izleyene takip edene yerleştiğini farkettim. Bu süreçte biriken görüntüler, nesneler ve sözlü anlatılar da birlikte çalışma fırsatı bulduğum Kundura Hafıza ekibinin bir parçası oldular.

Daha önce böyle bir programa katılmış mıydınız peki?

Vardiya, bir mekanının hafızasında vakit geçirdiğim, arşivinde çalışma şansı bulduğum ilk program oldu. Vardiya’dan  kısa bir süre önce New York’ta Water Mill Center’da bir aylık programa katılmıştım. WMC, devam eden proje ve yeni filizlenen fikirler için kütüphane ve koleksiyonundan esinlenerek birlikte düşünmeye alan açan bir programdı.  Benzer olarak Vardiya programı da üretimden çok Kundura’nın hafızasından ilham almak, mekanı izlemek, dinlemek  ve arşiv üzerine düşünmek için bir fırsat sunuyor.

Bittiğinde ne hissediyordunuz? Neler birikmişti elinizde ve içinizde?

Tek başıma devraldığım bu nöbete çoğalarak devam ediyorum diyebilirim. Hafıza, mekan, aile, aidiyet üzerine sorduğum sorular genişledi. Tanık olduğum hikayelerin ve nesnelerin birbirini, mekanı ve mekana dahil olan herşeyi gözeterek tanımladıkları, genişleyen bir ev, aile hissine dahil olmuş hissediyorum. Benim de bu hafıza nöbetinde neyi nasıl gözeteceğim zamanla formunu bulacak, Vardiya süreci yeni başlıyor diyebilirim.

Üretim pratiğinizde yeni imkanlar, formlar ya da ihtimaller yarattı mı bu süreç?

Genellikle biriktirdiğim görüntü ve hikayeleri kumaşlara dikişle, çizimle işlemeye meyilliyimdir. Vardiya sürecinde gelen fikirleri, yazı ve fotoğraflardan kurguladığım bir günlük olarak kaydettim. Dikmekten ve parçaları birbirine tutturmaktan çok dinlediğim, mekana kulak verdiğim, gözlemlerimi yazdığım bir süreç geçirdim. Beykoz Kundura’nın  anlatılarla ve sözlü aktarımlarla oluşturulan hafızasına ben de kişisel notlarla eklenmeyi tercih ettim.

 

Vardiya boyunca tuttuğunuz günlüklerde özellikle ses ile kurduğunuz ilişki dikkat çekiciydi. Nasıl bir deneyimdi anlatır mısınız?

Zamanı bölen ve belirleyen fabrika düdüğü, semtin ana motiflerinden biri olarak anlatılıyor. Uyandıran, günlük ritmi belirleyen, eve geri çağıran düdüğün sesi sahibinin sesi gibi semtin yaşamsal döngüsünü kontrol ediyormuş.  Rüzgarın sürüklemesi ile taşınan düdüğün sesi, yakın semtlerde günlük yaşama başlama çağrısı olarak değil, hayati tehlikenin habercisi olan bir acil durum sireni sanılırmış.  Arşive aktarılan hikayelerde ise fabrika düdüğünün yüksek sesi rahatsız ediciliğinden çok,  insanları bir arada tutan özlenen ve bugün de  beklenen bir ses olarak anılıyor. Bu ses   bir tutkal gibi semt sakinlerinin ve fabrika çalışanlarının ortak yaşam algısını ve zamanını bir arada tutuyor. Bugün de Kundura mekanlardaki çalışma ve yaşam alanlarını uyandıran, her film ve dizi setinin zamanına seslenen  fabrika düdüğünü hafızadaki anlatılar eşliğinde duymak mümkün.
Ve tabii şimdi duymadığımız makina sesleri var. Bedensel üretimin, zanaatın hareketinden geriye kalan iz, toz, ses nedir? Arşivdeki sözlü anlatılar, boşluklar ve nefesler eşliğınde  makinalar seslerini, insan sesine devretmiş.

Kundura Arşiv’de zaman geçirmenin zaman ve hafıza ile ilişkinizde nasıl bir yankısı / karşılığı oldu?

Vardiyaya katılmadan önce  kazıma, biriktirme, çoğaltma, tekrar üzerinden bir arşive yerleşmenin olasılıklarını düşünüyordum. Programa katıldıktan sonra fark ettim ki arşiv tüm anlatıları, nesneleri ve mekanlarıyla üstünüze siniyor. Sizi, kendisinin bir yansıması bir parçası yapıyor. Vardiya sürecinde kişisel yaklaşım ve deneyimlerle arşivden veri toplarken, kendimi sürüklenmeye, karşılaşmaya ve kazara yan yana gelişlere açık bir gezintide buldum.  Sorduğum sorular ise takip ettiğim hikayeler ile şekillendi.
Bugün, fabrikanın film ve dizi kurgularıyla farklı zaman ve mekanlara açılan girift yapısında, birbirini tamamlayan hikayelerle oluşturulan hafızanın bir yansımasını görebiliyoruz. Sözlü tarih çalışmasında hatırlama ve aktarım farklılıklardan kaynaklanan eksik, sökük hikayeler  arşiv aracılığıyla birbiririne kökleniyor. Fabrikanın hafızası, mekanların ve zamanların bir anlamda birbirine yaslanmış, aşılanmış birlikteliğinde var oluyor.

Fabrikada yaşayanlar, kendilerini birlikte çalıştıkları insanlarla; alet ve makinalarla birlikte tanımlıyorlar. Beykoz Kundura fabrikasının yapısı, kişisel olandan kolektif bir oluşa açılan; çekirdek bir aileden farklı gelenek, dil, din ve kökten insanları buluşturan bir aile formu sunuyor.  Herkesin birbirini gözettiği ve desteklediği çok anneli, babalı, amcalı, teyzeli;  tek gövdede buluşan geniş bir aile olma fikri hafızalarda devam ediyor. Bugün de Kundura Mekanda çalışanların ortak yaşam ve çalışma süreçleri ile ilgili her detayı gözettikleri, hikayelerini birbirlerine emanet ettikleri organik bir vardiyaları var.
Sergi bekçisi Ahmet Bey, mekanlarda biriken tozun hafıza nesnelerinin  üzerlerini kaplamasına, biçimlerini bozmasına izin vermiyor. Mekanlar böylece fabrikadaki üretim alanından, eve dönüşüyor. Ahmet Bey’in vardiyası evin içini, yuvayı gözeten, temizleyen ve koruyan bir emeği de içinde barındırıyor. Evi yaşamsal kılan en önemli hareket belki de mekanın ciğerine işleyen rutubet ve tozun birikmesini önlemekten geçiyor.
Kundura Hafıza’da buluşan fabrika hikayeleri de bir anlamda farklı anılarla biriken zihinsel ve yaşamsal tozların görünür olmasını sağlıyor. Mekanın geçmişi ve bugünü arasında katman katman çoğalan bu anlatı tozları, zaman ve mekanları birleştiren bir ara yüz, bir anımsama alanı açılıyor.

Arşivden sizi en çok etkileyen bir nesne, kayıt ya da fotoğraf seçmenizi istesek, hangisi olurdu?

“Örgütsel Harmoni: Herkesin tek ve hep birlikte ortak bir güdüyle hareket etmesidir.” Tabela, Sac Ambarı,Fabrikada kadınların hem iş gücünde hem de gündelik yaşamlarında görünmez emeklerinin izlerini takip ettim. Kadınlarla yapılan sözlü tarih çalışmalarında gündelik yaşamın fabrika çalışma hayatı ile birleştiği anlatılara tanıklık ediyoruz.  Derinin ayakkabıya dönüşümünde parçaların birleştirilmesi, ayakkabı yüzünün oluşturulması ince iş olarak geçiyor. Saya dikim olarak adlandırılan  bu bölümde daha çok kadınlar çalışıyor. Saya dikişde uygulanan, farklı parçaların ve yüzlerin bir yapboz gibi eşleştirilerek bir araya getirilmesi gibi kadınların çalışma ve gündelik yaşam anlatılarıyla fabrika bir eve dönüşmeye başlıyor. Bugün de Fabrika hafızasının yeniden haritalandırılması, biriktirilmesi çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bir ekip tarafından gerçekleştirilmekte.

İnsan ve hayvanın ortak mekanları deri, hafıza ve yaşamsal ihtiyaç olan su ilişkisi üzerine düşündüğüm fotoğraflardan esinlendim. İşlenmesi sırasında yüzü ve beden formu silinmiş derilerin  işçilerin  ifadeleri ile anlamlandığı fotoğraflarla odaklandım. Başka bir canlıyı kaplayan, koruyan örtünün, insan yararına şekillendirilmesi, insanı kaplayan ikinci bir deriye dönüşmesi için ham derinin hafızasının kazınması, temizlenmesi, kendini unutması gerekiyor.

VARDİYA Hakkında;
Misafir sanatçı programı Vardiya; Kundura Sahne’nin performans pratiğine dair deneysel, yenilikçi ve araştırmacı yaklaşımı ile Kundura Hafıza’nın yerel bilgeliğin peşinde olan ve yitirilenleri koruyan yaklaşımı beraberliğinde yeni düşünme ve karşılaşma alanları yaratır. Sanatçılarla arşivi koruyan, gözeten ve nöbet tutan bir çalışma dizilimi tasarlar. Kundura Hafıza, Vardiya ile nöbete gelen sanatçıya arşivi emanet eder. Arşivin temelindeki toplama ve derleme ilkesi bağlamında sanatçıya yorumlama yetkisi vererek sanat pratiğinin aracılığıyla bir araştırma alanı yaratır ve arşive sanatçılarla iştirak ve erişim sağlar.

Yılın belirli dönemlerinde belirli süreleri kapsayan çalışma bölümünde Vardiya’ya davet edilen sanatçılar, nöbet değişiminde bir sonraki nöbeti tutacak sanatçıya devirde bulunur. Bu devirin nasıl olacağına bu yaratıcı süreçte sanatçının kendisi karar verir. Bu vardiyalı çalışma ve araştırma sisteminde ortaya çıkan konsept ve pratik oluşumları, seyirciye açık bir programda sunulur.