FRANSIZ FİLM RENKÇİLERİ

Kadınların film endüstrisinin en erken dönemlerinde ilk olarak bulabilecekleri iş belki de renklendirme, diğer bir deyişle film baskılarının kare kare boyanarak el ile renklendirmesi işi olmuştur. En azından başlarda, tekrarlı ve ayrıntılı görevleri gerçekleştirmek için erkeklerden daha düşük ücretle çalıştırılarak sömürülebilmelerinden dolayı kadın renkçiler on dokuzuncu yüzyılda dia ve kartpostal endüstrilerinde yaygın olarak çalıştırılmıştır. 1890’ların ortalarına gelindiğinde film endüstrisi de baskıların renklendirilmesi için benzer işgücü stratejilerini benimsemiştir. Ayrıca estetik varsayımlar da bu uygulamanın temelinde yer almıştır: batı renk teorisinin kalıcı bir motifi renk konusunun cinsiyet ile ilişkilendirilmesi ile ilgilidir; bu anlamda uzun süredir kadınların renklere karşı daha duyarlı olduğu varsayılmaktadır. Kadınların genel olarak istihdam edilmelerinin daha ucuz olmasının yanı sıra varsayılan duyarlılıkları ve hünerli parmakları sayesinde renklendirme işlerindeki ayrıntılı çalışmalar için doğal olarak daha uygun oldukları düşünülmüştür.
Kaynaklar Edison Şirketinin 1890’ların ortalarında Edmund Kuhn’un eşini, popüler yılan dansı filmleri gibi baskıların el ile renklendirilmesi için istihdam ettiğini ifade etmektedir (Yumibe, 45). 1927 yılında Moving Picture World dergisi yazarı Charles Edward Hastings’e göre, yüzyılın dönümünde ABD film endüstrisinde tanınmış diğer kadın renkçiler de vardı: “erken dönemlerdeki renkçiler West Orange, N.J.’den Bayan Martini, New York City’den Bayan Sarah Levy ve Brooklyn, N.Y.’tan Bayan Tompkins’dir. Bu ünlü el ile renklendirme sanatçıları sanatlarını mükemmellik derecesine yükseltmiş ve emeklerinin sonuçlarını ortaya çıkartırken takdire değer sabır göstermiştir” (346). Bununla birlikte bu kadınların işlerine dair az miktarda belge bulunmuştur.
Bayan Thuillier’in şirketi ve Méliès
Neyse ki, Fransa’daki kadın renkçilerin kayıtlı tarihi bir nebze de olsa daha iyidir. Örneğin Georges Méliès el ile renklendirme işlerini 1897 yılından 1912 yılına kadar, önce Élisabeth Thuillier ve sonrasında da 200’den fazla kadın renkçiden oluşan bir iş gücünü yöneten kızı Marie-Berthe Thuillier tarafından işletilen bir Vincennes bölgesi firmasına yaptırmıştır (Mazeline 74n1; Fossati 122-123; Malthête, 6-9; Yumibe 48). Bu yazının daha önceki bir sürümü bu başarıyı sadece Élisabeth Thuillier ile ilişkilendirmiştir, bununla birlikte Stéphanie Salmon ve Jacques Malthête’nin Kadın Film Öncüleri Projesinde yer alan, buradan ulaşabileceğiniz, harika keşfi sayesinde, daha önceden ya 1904 ya da 1907 yılında ölen annesine atfedilen film renklendirme işlerinin çoğunu yönetenin Berthe Thuillier olduğu ortaya çıkmıştır (Salmon ve Malthête). Önceleri bir dia laboratuvarı olan Thuillier firması 1890’ların sonunda film renklendirmesi ile uğraşmaya ve Pathé ve Raoul Grimoin-Sanson gibi diğer şirket ve film yapımcıları ile çalışmaya başlamıştır. 1929 tarihli bir röportajda Berthe Thuillier, o dönemi “Méliès’in filmlerinin renklendirme işlerinin tamamını ben yapardım ve bu iş tamamen el emeği ile gerçekleştirilirdi. Atölyemde iki yüz yirmi çalışan istihdam ediyordum. Gecelerimi renkleri seçmek ve örneklemeyle geçirirdim, gündüzleri de çalışanlar talimatlarıma göre renkleri uygularlardı. Her uzman çalışan sadece bir rengi uyguluyordu ve çoğu zaman bir filmde yirmiden fazla renk kullandırdık” şeklinde anlatmıştır (Mazeline 74n1, yazarın tercümesi). Thuillier’in anlattıklarından firmanın renklendirme işinin ne kadar karmaşık olduğu tahmin edilebilir. Thuillier firması iş gücünü montaj hattı biçiminde yapılaştırmış ve verimliliği arttırmak için renk tonlarına göre bölmüştür. Yüzyılın dönümünden kalan baskılar ve baskı parçaları göz önüne alındığında, renklendirilen ürünler muhteşemdir.
Méliès 1900’lü yılların başlarında el ile renklendirme kullanmaya devam etmiştir; bunun aksine Pathé Şirketi ise 1903 yılından itibaren üretim yöntemlerini endüstriyelleştirmek adına daha geniş bir projenin parçası olarak renklendirme işlerini el ile renklendirmeden şablon (stensil) kullanmaya doğru değiştirmiştir. Her ne kadar hala el emeği gerektiren bir süreç olsa da, şablon kullanma boyaların pozitif baskılara uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Baskıdaki her rengin, renklendirme dizisinin uzunluğuna göre kare kare el emeği ile kesilen kendi özel şablonu vardır. Üretildikten sonra şablonlar birden fazla baskıda kullanılabilmiş, böylelikle de uzun baskı işlerinde zaman ve emek tasarrufu sağlamıştır. El ile renklendirmede olduğu gibi, Pathé şablonların hazırlanması için kadınları çalıştırmıştır. 1906 yılında hızlı bir şekilde büyüyen şirket, bu işi Vincennes’teki fabrikasında sadece Pathé şirketi için yapması amacıyla Thuillier firması ile anlaşmaya çalışmıştır. Élisabeth ve/veya (muhtemelen) Berthe Thuillier, ilk olarak Pathé ile anlaşa da, birkaç hafta sonra yetkisini Pathé’nin baş renkçilerinden bir tanesi olan Bayan Florimond ile paylaşması gerektiğini anladığında anlaşmayı feshetmiştir. Bu aksaklığa rağmen, Pathé renklendirme iş gücünü 1906 yılında genişletmeye devam etmiş, kadın renkçilerinin sayısını 80’den 200’ün üzerine çıkartarak iki katından fazla arttırmıştır (Yumibe 78-90).
“Pathé’nin tavukları” olarak Kadın Renkçiler
Pathé’nin renkçileri ile ilgili daha çarpıcı hikayelerden bir tanesi de Positif dergisinde 1992 yılında yayınlanan Jorge Dana’nın Germaine Berger ile yaptığı 1984 tarihli röportajdır. Kız kardeşi Lucie ile birlikte Berger, 1911 yılında 15 yaşındayken Pathé için şablon kesmeye başlamıştır. Katı bir şekilde yetiştirilmiş ve Pathé’den önce birkaç yıl (bir mobilya tasarımcısı olan) babası için çalışmıştır. İşin garip yanı film endüstrisinde çalışmasına rağmen, Berger’in sinemaya gitmesine izin verilmemesidir. Genç bir kadın olarak filmler ile ilgili tek deneyimi şablon kesmektir. Ev hayatını yansıtacak şekilde Pathé’deki iş günü de yüksek ölçüde düzenlenmiştir. Yan yana çalışan Pathé renkçilerinin gün boyunca sohbet etmesine veya sosyalleşmesine izin verilmemiştir. Yine de Berger yaptığı işi sevmiş ve zaman içinde hem kendisi hem de diğer renkçilerin şablon konusunda dikkate değer ölçüde daha becerikli hale gelmesiyle, Pathé’den iyi bir ücret almış, daha az kalifiye erkek fabrika çalışanlarının ortalama ücreti olan haftada 15 frank yerine haftada 21 frank kazanmıştır. Bu şekilde kadınların renk konusunda doğal olarak daha duyarlı olduklarına dair kanı Pathé’nin hünerli renkçilerine ekonomik bir avantaj sağlamıştır. Bununla birlikte iş beraberinde kendi küçültücü sıfatlarını da getirmiştir: hak edilmiş kazançlarından oluşan birikim yumurtaları yüzünden, Berger ve diğer renkçiler Vincennes bölgesi etrafında “poules de chez Pathé [Pathé’nin tavukları]” olarak bilinir hale gelmiştir.
Joshua Yumibe
Çeviri: Nahit Evre Uçarcı

Kaynak