“Güç” Mü, Yoksa “Kuvvet” Mi Bizimle Olmalı?

Yıldız Savaşları evreninde “güç”ü kontrol ederek aydınlık ve karanlık taraf arasındaki dengeyi korumaya çalışan Jedi’lar, yolları ayrı düşeceği zaman birbirlerine “May the force be with you” (Güç seninle olsun) diyerek şans diler. Sinema tarihinin en popüler serilerinden birinin en ünlü repliklerinden biri olan bu kalıbın İngilizce’de 4 Mayıs’ı (May 4th) çağrıştırması nedeniyle, her yıl bu tarih Yıldız Savaşları günü olarak kutlanır. Bu ünlü replik Türkçe’ye aslında tam olarak doğru şekilde çevrilmemiştir. Dr. Umut Eldem’in Beykoz Kundura’nın YouTube hesabında izleyebileceğiniz Felsefe Lab için gerçekleştirdiği ‘Metafizik: Güç Bizimle Mi?’ adlı yaptığı sunumda da bahsettiği gibi “force” aslında “kuvvet” anlamına gelmektedir. Fakat zamanında kelime “güç” olarak çevrildiği için Türkçe’ye de o şekilde yerleşmiştir. İlk bakışta “güç” ve “kuvvet” kavramları arasında pek bir fark yokmuş gibi düşünebilirsiniz. Fakat kavramlar üstünde biraz araştırma yapınca, ikisinin de farklı dinamikleri tanımlamak için kullanıldığını ve iki kavram arasındaki anlam farkının aslında Yıldız Savaşları evreninin düşünsel altyapısına dair çok temel bir meseleyi tartışmaya açabilecek “kuvvette” olduğunu görebiliriz. Fakat kavramlar üzerine kafa yormadan önce Yıldız Savaşları evreninin nelerden beslendiğini hatırlayarak düşünmeye başlayalım.

Mitolojik Bir Evren

Yıldız Savaşları serisini sadece bilimkurgu türü içinde tanımlamak yeterli olmayacaktır. Birçok farklı kaynaktan beslenerek bir evren yaratan George Lucas, Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisinden, western’lerden, Japon mitolojisinden, Akira Kurosawa filmlerinden (özellikle de yönetmenin Saklı Kale (Kakushi-toride no san-akunin, 1958) filminden) etkilenerek aslında ortaya bir uzay operası, bir uzay western’i ya da fantastik bir bilimkurgu olarak tanımlayabileceğimiz bir eser çıkarır. Bilimkurgu türüne ait öğelerden ziyade, fantastik anlatıların ikonografisinden daha çok beslenen Lucas, mitolojik hikâyelerin kullandığı anlatım yöntemlerini, oradaki metaforik temsilleri bir araya getirerek zamansız bir kolaj yapar.

Yaşamımızın her noktasındaki ilişkilenme biçimini belirleyen temel paradigma olarak “iktidar” ve “güç”, Yüzüklerin Efendisi ve Game of Thrones gibi büyük fantastik anlatılarda olduğu gibi Yıldız Savaşları evreninin de merkezinde yer alır. Birinin başka birine, bir kültürün başka bir kültüre, bir toplumun başka bir topluma, bir devletin başka bir devlete karşı üstün gelmeye çalışmasının ardında yatan dinamik nedir? Birbiri üstünde tahakküm kurarak var olmuş, bunun dışındaki yolları yok saymaya meyilli fakat diğer yandan bazen durmayı, dengeyi bulmayı da başarmış medeniyetin güçle nasıl baş ettiğini, kimi zaman ise nasıl baş edemediğini anlatır Yıldız Savaşları. İktidarın metaforu Yüzüklerin Efendisi’nde bir yüzük, Game of Thrones’ta bir taht, Yıldız Savaşları’nda ise “kuvvet”tir (force).

Yıldız Savaşları evrenindeki farklı karakterlerin, farklı şekillerde kontrol edebildiği “kuvvet”, görünmeyen fakat her yerde ve her an var olan kutsal bir araç gibidir. Yıldız Savaşları “kuvvet” (force) ve “güç” (power) kavramları üzerine düşünerek, çok uzun yıllar önce çok uzak bir galakside yaşanan kimi zaman entrika dolu kimi zaman trajik bir hikâyeyi, buranın ve şimdinin dinamiklerini tartışmak için kullanır. Her masalda, her fantastik anlatıda olduğu gibi, hikâyesini tanıdık bir zaman ve mekândan arındırarak, bizi öyküye yükleyebileceğimiz kültürel kodlardan uzak tutar.

Kuvvetin Karanlık Tarafı

Aydınlığın, iyiliğin temsilcisi olan Jedi’lar, binbir türlü canlının bir arada var olduğu, bize çok uzak bir galakside barışı korumak için mücadele eden savaşçılardır. Kuvvet, Dr. Umut Eldem’in sunumunda da belirttiği gibi panteist bir tanrı fikrinin karşılığı olarak görebileceğimiz, dini bir öğretinin bir parçası gibidir Yıldız Savaşları evreninde. (Kimi Yıldız Savaşları fanlarının kimlik bilgilerine dinlerini Jedi olarak kaydettirdiğini de not düşelim.) Jedi’ların manipüle edebildiği “kuvvet”in fizikteki tanımına bakacak olursak, kavramın dirence karşı koyabilme yeteneğiyle ilgili olduğunu, ancak etki ve tepkiyle beraber bir arada var olabildiğini görürüz. Yıldız Savaşları’nın aydınlık ve karanlığın, iyilik ve kötülüğün çatışması üzerine yaptığı tartışmanın temelinde ise hangi kuvvetin kimler tarafından nasıl kullanıldığı yatar. Kuvvet karanlık tarafıyla kullanıldığı zaman ancak bir “güç”e dönüşebilecektir.

Kuvvetin aksine, güç kavramında ise etki-tepki gibi çift yönlü bir dinamik yoktur. Güç, kuvvetler arasında baskın olanın eylemini tanımlamak için kullanılır. İktidarı (power) karanlık tarafın ilgilendiği bir mesele olarak ele alan Yıldız Savaşları serisi, gücün belirli kişilerde ya da kurumlarda toplanmasının sonucunu bir trajedi olarak imleyecektir. Mutlak gücün bir imparatorda toplanması katliam, trajedi ve felaketten başka bir şey getirmeyecek, muktedirlerin istediği gibi var olmayanları yok edecek ve aynı zamanda güç sahiplerini de içten içe tüketecektir. Karanlık tarafa hükmetmeye başlayan Darth Sidious, Sith’in İntikamı’nda (Revenge of the Sith, 2005) bir Jedi’a karşı orantısız güç kullandığı noktada buruşmaya, çürümeye başlar ve orijinal Yıldız Savaşları üçlemesinde gördüğümüz, bedeni deforme olmuş İmparator bu sahnede doğar. İmparator, yine aynı filmde bir güvenlik krizi çıkararak parlamentoyu kapatır ve bütün galaksiyi bir imparatorluk altında birleştirir.

İmparatorun zulmüne uğrayan ve adalet arayan isyancıların yanında yer alan Jedi’lar ise kendilerini kuvvetin karanlık tarafından, fazla güce sahip olmanın yaratacağı etkilerden uzak tutmaya çalışır. Sonradan Darth Vader’a dönüşecek Anakin Skywalker hariç neredeyse tüm Jedi’lar aynı zamanda kendi iradeleriyle de sürekli bir savaş halindedir. Jedi’lar güce dönüşmeyen, karanlık tarafı dışarıda bırakılan kuvveti, kavramın kendisinde de tanımlandığı gibi bir dirence karşı koyabilme yeteneği olarak kullanır. Kuvvet kavramının altında bir uzlaşı vardır, güç ise bir tahakküm aracıdır Yıldız Savaşları evreninde. Bütün anlatısını aydınlık ve karanlık, iyi ve kötü ikililikleri üzerinden kuran Yıldız Savaşları tarafını en baştan seçmiştir. Mutlu son ancak direnme yetimizi belirleyen “kuvvet”in (force) doğru kullanılmasıyla gelecektir.

Ali Deniz ŞENSÖZ

*Bu yazı ALTYAZI DERGİSİ yazarı Ali Deniz Şensöz tarafından Kundura Blog için kaleme alınmıştır.   
**Star Wars evrenine ‘Güç’ teması akademisyen Dr. Umut Eldem’in eşliğinde bambaşka bir bakış getiren FelsefeLab konuşmalarını Beykoz Kundura Youtube kanalında izleyebilirsiniz.