SİNEMANIN İÇİNDEN GEÇEN YENİ BİR YOL FİLMİ: WOMEN MAKE FILM

KADINLAR FİLM YAPAR

SİNEMANIN İÇİNDEN GEÇEN YENİ BİR YOL FİLMİ
Mark Cousins

FİLM HAKKINDA

Mark Cousins’in The Story of Film (Filmin Hikayesi) eserini cesurca takip eden ve uzun süredir yapım aşamasında olan bu eser, filmlerin nasıl yapıldığını göstermek için yüzlerce film klipinden yararlanır. 40 bölümden oluşan bu eser muhteşem bir açılış sahnesi nasıl çekilir, bir görüntü nasıl kadraja alınır, bir karakter nasıl tanıtılır, seks, dans ve ölüm sahneleri nasıl çekilir, iş ve aşk sinemada nasıl tasvir edilir ve komedi, melodrama ve bilim kurgu türleri nasıl işler gibi sorular sorar.

Eşsiz bir şekilde bütün bu sorular sadece kadınlar tarafından yönetilen filmlerden alınan klipler kullanılarak cevaplanır. Ünlü kadın yönetmenlerin yanı sıra film tarihinin her döneminden ve her kıtadan yüzlerce unutulmuş kadın yönetmenler de film içerisinde yer almaktadır. Kadınlar Film Yapar bilinmeyeni ortaya çıkartan aydınlatıcı bir eser, sinema sanatı ve zanaatına yönelik bir kutlama ve film tarihine yönelik bir Suçluyorum[1] (J’Accuse…) mektubudur.

Filmlerin çoğu erkekler tarafından yönetilmiştir. Sinema klasiği olarak adlandırılan filmlerin çoğunu da erkekler yönetmiştir. Bununla birlikte yüz otuz yıldır ve film çekilen tüm altı kıtada binlerce kadın da filmler yönetmiştir. Bunlardan bazıları en iyi filmler arasındadır. Hangi filmleri yapmışlardır? Hangi teknikleri kullanmışlardır? Onlardan sinema ile ilgili neler öğrenebiliriz? Film tarihi ihmal ederek cinsiyetçi olmuştur. Kadınlar Film Yapar, filme bir kez daha dünyanın kadın yönetmenlerinin gözlerinden bakmaktadır: Sinemanın içinden geçen yeni bir yol filmidir.

Bu film yönetmenlerin hayatları hakkında değildir. Kronolojik bir sıralama değildir. Kadın yönetmenlerin erkeklerden hangi anlamda farklı olduğuna ilişkin bir analiz değildir. Ve bu zamana kadar yapılmış en iyi filmleri içeren o listelerden bir tanesi de değildir.

Hayır. Bunlardan daha açık çizgilere sahiptir.

Bu film, filmler, sahneler hakkındadır. Pratik soruları cevaplar. Bir filme merak uyandırıcı bir şekilde nasıl başlanır? Filmin atmosferi nasıl belirlenir? Filmi nasıl inanılır kılarsınız? Bir karakter nasıl yaratıcı bir şekilde tanıtılır? Hareketli kamera ile gerçekleştirilen bir ‘izleyici çekim’ nasıl büyüleyici hale getirilir? Film çekerken veya izlerken sorduğunuz türde sorulara cevap arar. Rüya sekanslarına, dans rutinlerine, iş yeri veya siyaset konularına nasıl yaklaşılır? Bedenleri nasıl çekersiniz? Aşkı göstermenin harika bir yolu nedir? Gerilimi, hatırayı veya ölümü? Benzer şekilde 40 soru soracağız. 40 bölümde. Yolda geçen 40 montajda. Harika filmler hakkında 40 öykü.

Bu film tüm öğretmenlerin kadın olduğu bir tür film okuludur. Bir Venüs Akademisi’dir. Örneklerle, yüzlerce örnekle dolu, dünyanın her tarafından ve birçok dönemden film sahnelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir montajdır.

Favori filmleriniz burada olmayabilir, en sevdiğiniz yönetmenler de öyle. Bu film kapsayıcı olmaya çalışmaz. Aslına bakacak olursak daha ünlü olan filmlerin bazılarının kullanılmasından özellikle kaçınılmıştır.

Bununla birlikte sürprizle doludur. Aydınlanmalarla.

Bu harika filmlerden bazılarının göz ardı edilmesine sinirlenmekte özgürsünüz.

Ancak film medyasından ve omuzları üzerinde durduğumuz kadınlardan keyif almakta da özgür olunuz.

[1] Ç.N. J’Accuse…! Dreyfus Olayı’yla ilgili olarak 13 Ocak 1898 tarihli L’Aurore gazetesinde yayınlanan ve ünlü yazar Emile Zola tarafından Üçüncü Fransız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Félix Faure’a ithafen kaleme alınan açık mektuptur.

YÖNETMENİN BEYANI

“Sinema hakkındaki filmlerin birçoğu sadece erkek yönetmenleri sunmaktadır, bu yüzden bu eser bir tekrar gönderidir. Tüm öğretmenlerin kadın olduğu bir film okuludur. Bu filmin gayesi, Diaghilev ve Cocteau’nun söylediği gibi, “bizi hayrete düşürmektir.” Sinemada eşitlik için mücadele vermek mücbir bir haktır. Bu mücadelenin bir kısmı büyük kadın yönetmenleri kutlamak ve onları hak ettikleri ve çoğunluğu erkek olan birçok film tarihçisi tarafından mahrum bırakıldıkları fırlatma rampası üzerine yerleştirmektir. Kadın yönetmenler bu tarihin sadece bir parçasıdır. Tarih sahnesinde büyük kadın yazarlar, yapımcılar, oyuncular olmakla birlikte film yöneten kadınlar hakkında büyük bir cehalet ve körlük vardır. Bizim filmimiz bu körlükle cesurca mücadele edecektir.”
– Mark Cousins, 2018

Bölüm 1 Açılışlar

1943  ila 2013 yılları arasından Çin’den İran’a, Avustralya’dan Finlandiya uzanan örneklerle gizemli, doğrudan, süzülen veya sezgiselden konunun içine dalana kadar geniş bir yelpazede bir filmin nasıl açılması gerektiğine bakacağız. Tüm filmler anlık bir dünyanın nasıl yaratılacağına dair eğiticidir. Örneklerden öğrenme fırsatı sunar.

Bölüm 2 Atmosfer

Bir filmin atmosferi nedir? Filmin öyküsü veya teması değil, dünyasının nasıl bir his uyandırdığıdır. Bu kez Hollywood’a ve yönetmen Dorothy Arzner’in Merrily We Go to Hell (Neşeyle Cehenneme Gidiyoruz) adlı filmine ve onun muazzam aşk hissiyatı uyandıran atmosferine gidiyoruz. Bu bölüm yönetmenlerin filmlerinin atmosferini belirlemeye yönelik haz, öfke, şiirsellik, çift atmosfer, ahlaki ciddiyet, önemseme, tedirgin etme, şiddet gibi sayısız yöntemleri inceler.

Bölüm 3 İnandırıcılık

Tespit etmesi kolay olsa da anlaması o kadar da kolay olmayan bir konudur. Temel insan hikayeleri, hayat hakkındaki gerçek, gerçek duygular, dünyaya tepki vermek. Yönetmenler sahte olduğu hissini uyandırmayan bir gerçekliği nasıl yaratırlar? Gerçek hayattan hikayeler bu konuda yardımcı olabilir. Ama bu işi püf noktası nedir? Bu konuda Lois Weber’in The Blot (Leke) (1921) filminden Maren Ade’nin Toni Erdmann (2016) filmine kadar uzanan örneklerden inandırıcılık konusunda ustalık dersiyle birlikte bu sorulara bazı cevaplar bulacaksınız.

Bölüm 4 Bir Karakterin Tanıtılması

Bir eve girerken, insanlara kulak misafiri olurken, garip bir eyleme şahit olurken gibi filmlerde insanlarla tanışmaya ve karakterlerin tanıtılmasına yönelik birçok yol vardır . Shirley Clarke’ın 1961 tarihli The Connection (Bağlantı) filminde karakterlerin bize tanıtılması için bir belgesel ekibi kullanılmıştır, Andrea Arnold ise karakterlerini Fish Tank (Akvaryum) filminde kadrajın merkezine yerleştirir, ve Yuliya Solntseva tarafından yönetilen The Story of the Flaming Years (Ateşli Yılların Hikayesi) adlı filmde ise ana karakter bir bina üzerinde bir heykel olarak çekilip seyirciye takdim edilir.

Bölüm 5 Tatlı Tanışma

“Tatlı tanışmaya yönelik klasik Hollywood mecazı ve sayısız yorumlar. Samimi bakışmalardan muazzam bir şekilde çarpışan dünyalara. Germaine Dulac’ın deneysel The Seashell and the Clergyman (Deniz Kabuğu ve Din Adamı) adlı filmindeki ateşli merkezi tatlı tanışma, Céline Sciamma’nın Girlhood (Kızlar Çetesi) filminde iki kız çetesini birbirine düşürmesi ve Kathryn Bigelow’un Point Break (Kırılma Noktası) filmindeki şüpheci yaşlı FBI muhafızının idealist yeni yetme ile tanışması gibi eşsiz örnekler.

Sonrasında ise Mania Akbari’nin One. Two. One (Bir. İki. Bir) filminde koreografisi ustalıkla yapılmış, bir Rönesans sunak tablası gibi oluşturulmuş bir geniş açıda çekilmiş katmanlı bir tatlı tanışma.

Bölüm 6 Karşılıklı Konuşma

Basit bir insani etkileşim nasıl sinematik bir hale getirilir? Angela Schanelec bize Places in Cities (Kentlerdeki Yerler) filminde vücut diline odaklanmamızı salık verir, Cecile Tang The Arch (Ark) filminin duygusal geçişleri boyunca bize yön göstermesi için yakınlaştırmayı (zoom) kullanır, ve Sofia Coppola da The Virgin Suicides (Bakire İntiharları) filminde imkansız bir hasretin hikayesini anlatan şarkılar ve bölünmüş ekranlar kullanmak suretiyle konuşulmayan bir karşılıklı konuşma örneği gösterir.

Bölüm 7 Çerçeveleme

Kareler sahneleri tanımlar ve sahnelere renklerini verir. Tartışmalı Nazi İkonografikeri Leni Riefenstahl’in Olympiad (Olimpiyat) filminde olduğu gibi sporu bale gibi gösterebilirler. Kathryn Bigelow’un Blue Steel (Mavi Çelik) filmindeki empresyonist bakışmalar, Lucrecia Martel’in The Holy Girl (Kutsal Kız) filmindeki boğucu yakın çekimler ve Mahalia Belo’nun Ellen filmindeki itibari karakterin duyguları kadar uç kamera açıları aracılığıyla sinematik dünyayı şekillendirirler.

Bölüm 8 İzleyici Çekim

Birçoklarına göre izleyici çekimler film yapma büyüsünün özünü oluşturur. Sorular sorabilir ve Chantal Akerman’ın D’Est (Olmak) veya Marion Hänsel’in Le Lit (Yatak) filmlerinde olduğu gibi filmde neredeyse diğer hiç kimse konuşmazken konuşabilirler. Antonia Bird’ün Face (Yüz) filminde, kesintisiz bir izleyici çekim bizde kameranın gözümüzün bir uzantısı olduğu illüzyonunu yaratır. Doğası kinetik olan izleyici çekim Ursula Meier’in Home (Yuva) filminde olduğu gibi umutsuz bir kaçışı, dinamik bir biçimde göstermeye ve ifade etmeye yardımcı olabilir.

Bölüm 9 Sahneleme

Sahnelerin sahnelenmesi sinemanın kökeni olan tiyatroya açık bir şekilde işaret eden bir film biçimi unsurudur. The Moon Has Risen (Ay Doğdu) filminde Kinuyo Tanaka karakterler arasındaki gerilimi vurgulayarak sahnenin görünmez geometrisini biçimlendirmek için sahnelemeyi kullanır. Toni Erdmann filminde Maren Ade sahneyi trajikomik bitiş sözlerini kolaylaştırmak için derinlik aracılığıyla sahneler. Ve Maria Schrader’in Stefan Zweig: A Farewell to Europe (Stefan Zweig: Avrupa’ya Elveda) filminde son sahnedeki çapraz geçişlerle dolu karmaşık sahneleme sahnenin geçtiği yerin canlanmasına yol açar.

Bölüm 10 Yolculuk

Hareket hareketli sinema için kilit bir unsurdur ve filmlerdeki yolculuklar da yatay oldukları kadar (kişinin kendi benliğine doğru) dikey de olabilirler. Seyahat bir yapıştırıcı görevi görüp, orta sınıftan bir kadın ile işçi sınıfından bir adamın topluma karşı ahlaki bir yolculuğa çıkmalarını anlatan Krane’s Confectionery (Krane’nin Şekerci Dükkânı) filminde olduğu gibi iki ayrı dünyadan karakterleri birbirlerine bağlayabilir. Araba sürmek Nell Shipman’in Something New (Yeni Bir Şey) filminde olduğu gibi bir irade ve cesaret sınavı olabilir. Ulaşım aracının kendisi Andrea Arnold’un American Honey (Amerikan Balı) filmindeki araba gibi güvenli bir mekân ve bir sosyal küçük evren görevi görebilir. Ya da söz konusu yolculuk, Jennifer Kent’in The Babadook (Babaduk) filminde olduğu gibi karakteri kabuslarının içerisine doğru bir seyahate çıkartabilir.

14 saatlik eşsiz belgesel Women Make Film’i Kundurama‘da ücretsiz izleyebilirsiniz